Sefiller- Victor Hugo

Eserin yazarı Victor Hugo, 1802-1885 tarihleri arasında yaşayan Fransız şiir, roman ve oyun yazarıdır. Yaşadığı dönemde Fransa'da kralcılar ve cumhuriyetçiler olarak iki politik akım vardır. Yazar, gençliğinde şiddetli bir kral yanlısı olmakla birlikte daha sonraları koyu bir cumhuriyetçi olmuştur.

Bu romanında olduğu gibi diğer eserlerinde de zamanın politik ve toplumsal sorunlarına ve sanatsal akımlarına değinir.


  • Tür: Dünya Klasikleri- Roman
  • Orijinal İlk Yayın Tarihi: 1867
  • Çeviren: Yılmaz DAĞLI
  • Yayın Tarihi: 2012
  • Yayınevi: GOA Basın Yayın ve Tanıtım, İstanbul
  • Sayfa Sayısı: 582

Sefiller romanı ilk kez 1862'de yayınlandı. Olaylar dokusu zaman olarak yazarın yaşadığı dönemde, yer olarak Paris ve civarında işlenmektedir.

Edebiyat ve sanat eserleri her okuyucu ve izleyicide farklı duygu ve düşünce izlenimleri bırakır. Aşağıda, romanı okuduktan sonra hissettiklerimin ve düşündüklerimin bir kısmını belirtmeye çalıştım.

Beyaz Balina

İşlenen duygular, düşünceler ve olay akışı iç içe geçmiş, son derece akıcı, çekici, bağlayıcı bir eser. Baharın kokusunu, neşesini; annenin evladına duyduğu nefis sevgiyi, özveriyi, acı ve çaresizlikleri; gençlerin enerji ve coşkusunu; sefaletin getirdiği yükü ve itirazı, buna karşın sabrı; acaba bundan sonra ne olacak endişesiyle heyecanı; mutlu sonlarda keyif ve huzuru; ilkelere bağlılığı, sorumluluğu hep hissettim.

Küçük çıkarlar için tutarlılık, onur, ilke ve değerleri hiçe sayanları tanıdım ve düştükleri durumlara acıdım. Tam tersi davrananlara, yani birçok çıkarı kaybetmek, zarar görmek karşılığında onurlarını koruyanlara saygı duydum. Keşke onlar gibi olabilsem diyerek bu örnek insanlara belleğimin bir köşesinde yer ayırdım.

Bende kalıcı iz bırakan en önemli konu duygusal ikilemler, değer çatışmaları ve bunlara göre verilen hayati kararlar oldu.

Roman kahramanı ekmek hırsızlığı nedeniyle kürek cezasına mahkûm edilmiştir. Romanlarda olaylar iskelet, duygu ve düşünceler kan ve candır. Duygu ve düşünceler, kahramanın zaman zaman kaçması, kendini gizlemesi, kimlik ve kılık değiştirmesi, diğer insanlarla karşılaşması, iletişime geçmesi olaylarının iskeleti üzerinde işlenmiştir.

Betimlenen duyuşsal ve düşünsel ikilemlerden zihnimde iz bırakan en önemlisi piskoposun temsil ettiği bağışlayıcı yaklaşım ile polis şefinin temsil ettiği cezalandırıcı ve cezasını çekmiş bile olsa suçlu kimlik algısını devam ettiren yaklaşımdır.

Cezasını tamamlayan roman kahramanı, toplumun da etkisiyle ilkin hırsız kimliğini korumaktadır. Piskopos onu evine alır, yardım eder. Buna karşılık O, evdeki gümüş şamdanları çalar. Yakalanıp eve getirildiğinde piskopos polis şefine şamdanları ona hediye ettiğini söyler. Bu olaydan sonra roman kahramanı hırsız kimliğini zihninden siler. Hayatının sonuna kadar bu şamdanları simge olarak korur. Polis şefi durumu anlar ve hayatı boyunca roman kahramanını bir suçlu olarak izler.

Sonunda roman kahramanı iyi bir vatandaş olarak sevgi dolu bir ortamda ölürken polis şefi intihar eder.

Din ve geçerli hukuk, toplum ve birey üzerinde farklı işlevlere sahiptir. Roman boyunca bu tür ikilemler harika betimlemelerle işlenmiştir.

Dikkatimi çeken başka bir olay, piskoposun kendisine tahsis edilen bol odalı konağı, yanında bulunan çok daha küçük bir hastaneye vermesi, küçük olan hastaneye kendisinin taşınmasıdır.

Ayrıca, genellikle gençlik çağlarında yaşanan, mutlu evliliklerle sonuçlanan temiz, kutsal aşklar olay akışı içinde hayranlıkla okunmaktadır.

Yoksulluk ve haksızlık bazılarını hırsızlık, dolandırıcılık, ispiyonculuk, iftira gibi kötü yollara saptırırken, diğerlerini sabır, gayret ve iyilikte sonuna kadar ısrar etmeye götürmüştür. Hissettiğim, çok ıstırap çekmiş olsalar da doğrulara ve iyilere karşı saygı, kötülere karşı acıma duyguları oldu.

İyiler huzurlu, kötüler huzursuz yaşadılar ve öldüler.

Çok okunanlar:

Zengin Doğdunuz - Bob Proctor

Beyin, Zihin, Bilinç, Bilinçaltı ve Alışkanlıklar Konulu 6 Kitap

Viktor E. Frankl'ın Üç Kitabı