Şu Çılgın Türkler - Turgut Özakman

Okurken bulunduğunuz yerden ve zamandan ayrılıyor, kendinizi 1920'lerin Anadolu'sunda buluyorsunuz. Birinci Dünya Savaşında yenilmiş olmanın burukluğunu hissediyorsunuz, padişahın ve İstanbul Hükumetinin acizliğine hayret ediyor, üzülüyorsunuz. M. Kemal ve arkadaşlarının iradesine ve kararlılığına hayran oluyorsunuz. Türk Milletinin, Türk Halkının sebat ve fedakarlık örnekleri karşısında kendinizi tutamıyorsunuz, gözleriniz yaşarıyor. Cephelerin ve cephe gerilerinin kan, barut ve ter kokusunu iliklerinize kadar hissediyorsunuz, yoksulluğa rağmen bağımsızlık ve zafer aşkının nelere kadir olduğunu anlıyorsunuz. Kahramanlıklar kadar ihanetlere de şahit oluyorsunuz. Sonunda Atatürk ve silah arkadaşlarıyla birlikte İzmir'de zaferi kutluyorsunuz.

Bu kitap, Yunan Büyük Taarruzuyla Başlayan Kütahya-Eskişehir Savaşını (1 Nisan 1921'den itibaren), Sakarya Savaşını ve  Türk Büyük Taarruzunu (26 Ağustos 1922- 18 Eylül 1922) kapsamaktadır. Döneme ilişkin askeri, siyasi, toplumsal ve kültürel durumu ve olayları tüm ayrıntılarıyla okuyucuya yaşatmaktadır.


  • Kitabın Adı: Şu Çılgın Türkler
  • Yazarı: Turgut Özakman
  • Türü: Tarihi Roman
  • Baskı Türü: Matbaa Basımı
  • Basım: 423'ncü Basım
  • İlk Yayın Tarihi: 2005
  • Yayın Tarihi: 2017
  • Yayınevi: Ankara, Bilgi Yayınevi
  • Sayfa Sayısı: 748

Yunan ordusu Afyon, Kütahya, Eskişehir hattında Sakarya'nın doğusu dahil tüm batı Anadoluyu Ankara'nın batısına kadar işgal etmiştir. İstanbul ve Çanakkale, padişah ve İstanbul Hükumeti onayıyla İngiliz işgali altındadır. Tarihin bu kara gerçeğini gözardı edenler ne Atatürk'ü, ne Cumhuriyeti, ne İnkılapları anlayamaz. İstiklal savaşı, varlık yokluk kavgasında Türk'ün son hamlesidir ve muvaffakıyetle neticelenmiştir. Bugünkü bağımsızlığımızı ve gücümüzü efsane bir mücadele ve efsane bir başarı olan İstiklal Savaşına borçluyuz. Şu Çılgın Türkler, tarihi gerçeklere ve belgelere dayalı olarak İstiklal Savaşını roman formu içinde okuyucuya sunmaktadır.

Bilgi Yayınevi

2005 yılında çıkan kitabı daha önceden okuyamamış olmanın üzüntüsünü, şimdi okumuş olmanın sevincini yaşıyorum. Sarı fosforlu kalemle o kadar çok cümlenin, paragrafın üzerini işaretledim, sayfalar üzerine o kadar çok yorumlar yazdım ki kitap bir papatya bahçesine benzedi. Altını çizdiğim her şeyi buraya aktarmak isterdim ama telif haklarına aykırı hareket etmek niyetinde değilim. Sadece bende oluşan fikirleri ve yorumları özetlemeye çalışıyorum. Az da olsa doğrudan aktarımlarda bulunuyorum.

Kitaptan bende kalanlar çok. Belirginleşen fikirlerimi aşağıda maddeler halinde özetlemeye çalıştım:

  • İstiklal savaşı mağlubiyetten zafer çıkarmıştır.
  • Bugünkü sınırlarımızın ötesinin özlemini duyarken 1921'de ne durumda olduğumuzu nereden nereye geldiğimizi bilmek ve elimizdekilerin değerini küçümsememek gerekir.
  • Savaş meydanlarında ütopya ve hayaller değil hayatın gerçekleri ile strateji ve taktik önemlidir. Sabır, sebat, özveri, akıl mantık ve son olarak eylem zafere götürür.
  • Osmanlı'nın yıkılmasında çağın gelişmelerinden uzak kalmasına neden olan cehalet en önemli sebeptir. Bu yüzden milletlerin hayatında askeri güç kadar eğitim ve aydınlanma çok önemlidir.
  • Din cehalet amaçlı olduğu kadar ihanet amaçlı da kullanılabilmektedir. Halkı din yoluyla kandırmak kolaydır.
  • Savaşları sadece askerler ve ordu değil kadın erkek topyekun halk yapar. Herkese görev ve sorumluluk düşer.
  • Savaş engin bir tarih-coğrafya bilgisi, azim ve kararlılık, liderlik, ekip çalışması, diplomasi gibi temel beceriler gerektirir.
  • Savaş sadece düşmana karşı yürütülmez, içeride de işbirlikçiler, cahiller ve hainler vardır. Bunlarla da uğraşılır.
  • Cephe hattı kadar cephe gerisi de önemlidir. Muhabere, ikmal, sağlık hizmetleri cephenin gerisindedir, bunlarla ulaşım ve irtibatın mutlaka korunması gerekir. Büyük toprak işgallerinde ikmal kaynaklarından kopma tehlikesi vardır. Yunanlıların kaybetmesindeki etkenlerden birisidir. Türk ordusu İstanbul'dan kaçak olarak, doğu ve güney cephelerinden resmi olarak silah ve cephane ikmali yapmış, halktan destek görmüş, ikmal kanallarını açık tutmuştur.
  • Savaş aynı zamanda bir diplomasi işidir. Hem dışarıda hem içeride stratejik ilişkiler kurulmalıdır.
  • Savaş alanlarında halkın desteğini kazanmak çok önemlidir.
  • Harekat planı ve strateji kararlarında sıralı komutanların görüşleri alınmalı, plan birlik ve beraberlik içinde uygulanmalıdır.

M. Kemal, başkomutan olarak İstiklal Savaşı boyunca silah arkadaşlarıyla birlikte bu gerçekleri ve daha fazlasını uygulamış ve müstesna zaferi kazanmıştır.

Kitaptaki anekdotlarda, toplumun değişik kesimlerinden çok sayıda isim geçmektedir. Halide Edip, Yakup Kadri gibi savaş boyunca M. Kemal'in yanında bulunanlar kadar bir çok muhalif isim de geçmektedir. Okuyucu bu kişileri daha yakından tanıma imkanı bulmaktadır.

İstiklal Savaşı boyunca M. Kemal'in en yakın silah arkadaşları İsmet Paşa ve Fevzi Paşa'dır. M. Kemal Paşa başkomutan, Fevzi Paşa genelkurmay başkanı ve İsmet Paşa cephe komutanıdır.

M. Kemal'in belirgin özelliklerinden birisi olan cehalete karşı oluşu ve eğitime verdiği önem kitap boyunca vurgulanmıştır. Atatürk, savaşın en kritik safhalarında bile eğitim konusuna öncelik vermiştir. Kitapta geçen anekdotlardan bazılarını aşağıya aktarıyorum.

Eğtim Bakanı Hamdullah Suphi:
     ".. Mazhar Müfit Bey'in başkanı olduğu Öğretmenler Derneği birkaç gün sonra Ankara'da toplanacak. İki yüzden fazla öğretmen katılıyor. Fevzi Paşayı dinleyince tereddüte düştük. Savaşın yoğunlaşacağı anlaşılan bir sırada böyle geniş bir toplantı size ayak bağı olabilir. Uygun görürseniz erteleyelim."
     M. Kemal Paşa:
     "Hayır ertelemeyin.. cahillikle, ilkellikle savaş düşmanla savaştan daha az önemli değildir. Toplantıya katılacağım ve konuşacağım." (Sayfa 174).

Mustafa Kemal Paşa (Eskişehir-Kütahya savaşı sonrası) İsmet Paşa ile konuşmak için Polatlı'ya geldi. Sonuç belli olmuştu. Ordu 1.643 şehit, 4.981 yaralı ve 374 esir vermiş, 18 top, 47 ağır, 34 hafif makineli tüfek kaybetmişti. Elde yalnız 28.825 tüfek kalmıştı. Gerçek buydu.
     "Kaçak sayısı?"
     "Gerçek sayı belli oldu. Şaşırmaya hazır ol: 30.809."
     "Neee?"
     "Üstelik bunların 30.122'si de tüfeği ile kaçmış. O yüzden elimizde az tüfek kaldı."
     "Ordunun yarısı bu!"
     "Ne yazık ki evet."
      M. Kemal isyanla ayağa kalktı:
     "Anadoluyu yüzlerce yıl, yalnız canına ve malına ihtiyacın olduğunda hatırlarsan, bunun dışında kaderine terk ve cehalete teslim edersen, sonuç tabii böyle olur. İnsanlarımızı okutmamış, bilinçlendirmemiş, kafalarını ve yüreklerini milli bir terbiyeden geçirmemişiz ki. Cami okullarında ve medreselerde, ne tarih, coğrafya dersi verilir ne de vatan millet nedir öğretilir. Bu yüzden iki yıldan beri düşman kadar, cahil, gafil ve hainlerle de uğraşıyoruz. Komutanlar bu sefer çok dikkatli olsunlar, bozgunculara fırsat verilmesin." (Sayfa 216).

Bu savaşın yaraları Sakarya savaşı galibiyetiyle sarılmış, 30 Ağustos zaferiyle taçlandırılmıştır. Atatürk, yüzyıllardır ardı arkası kesilmeyen yenilgilerin kaynağının cehalet olduğunu görmüş ve sonraki tüm uygulamalarında memleketin kapılarını modern eğitime, bilime, teknolojiye, çağdaş uygarlığa açmıştır.

Özakman, kitabını şu cümlelerle bitiriyor:

Sevgili Gençler! İstiklal Savaşı, dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan biridir. Emperyalizmi ve yamaklarını dize getiren, bir enkazdan yepyeni, çağdaş bir devlet kurmayı başaran atalarınızla gurur duyun, şehit ve gazi atalarınızın onurunu yalancılara çiğnetmeyin. Sevgilerle.

Çok okunanlar:

Zengin Doğdunuz - Bob Proctor

Beyin, Zihin, Bilinç, Bilinçaltı ve Alışkanlıklar Konulu 6 Kitap

Viktor E. Frankl'ın Üç Kitabı